Kiracı, tespiti istenen dönem için halihazırda mahkemece tespit edilen değeri veya daha fazlasını kira bedeli olarak ödüyorsa, kiracı dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/2382 E. 2020/3713 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı bankanın 01/06/2007 tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu taşınmaza ilişkin halen aylık 5.462 TL kira bedeli ödediğini, emsallere göre kira bedelinin rayicin altında kaldığını ileri sürerek, kira bedelinin 01/06/2013 tarihinden itibaren aylık 23.000 TL olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın süresinde açılmadığını, sözleşmeye göre artış yaptıklarını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; 2014-2015 dönemi için bilirkişinin aylık kira bedelini net 6.034 TL belirlediği, davalı kiracının ödediği bedelden daha az kira bedeli tespit edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 25/10/2018 tarih 2017/4158 Esas 2018/10654 Karar sayılı ilamı ile “.. Davacı 19.06.2014 tarihinde açtığı dava ile 01.06.2013 tarihinden itibaren kira bedelinin tespitini istemiş ise de, 01.06.2013-01.06.2014 dönemi sona erdikten sonra dava açılmakla dava süresinde değildir. Ancak davacı 01.06.2014 tarihinden itibaren kira bedelinin tespitini isteyebilir. Bu durumda mahkemece 01.06.2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kira bedelinin tespitini isteyip istemediği davacıya sorularak, 01.06.2014 tarihinden itibaren kira bedelinin tespitinin istenmesi halinde hak ve nesafet ilkeleri gereğince rayice uygun olarak kira bedelinin belirlenmesi, iki bilirkişi raporu arasında çelişki olduğu da dikkate alınarak, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, gerekirse yeniden bilirkişiden rapor alınması, tespit edilecek bedelin, kiracının tespit istenilen dönemde ödemekte olduğu bedelden az olması halinde ise davanın reddine karar verilmeyip kiracının ödemekte olduğu bedele hükmedilerek bir tespit kararı verilmesi, davacının 01.06.2014 tarihinden itibaren kira bedelinin tespitini istememesi halinde ise davanın süresinde açılmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile dava konusu kiralanan taşınmazın 01/06/2014 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin brüt 6.750 TL ( net 5.400TL) olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Yargıtay’ın bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.(Aynı yönde HGK.nun 26.2.1986 gün ve 1986/1-50 E.-174 K.; 11.5.1994 gün ve 1994/8-252 E.-314 K.; 1.12.1999 gün ve 1999/18-1041 E.-1006 K.; 11.5.2005 gün ve 2005/2-315 E.-333 K.; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E.-573 K. sayılı ilamları).
Olayımıza gelince; Yerel mahkeme bozma kararına uymasına rağmen bozma gereğini tam olarak yerine getirmemiştir. Zira bozma ilamında, davalının tespiti istenen dönem itibariyle ödediği kira bedelinden aşağıya düşmemek kaydıyla, uygun oranda hak ve nesafet indirimi yapılmak suretiyle kira parasının belirlenmesi gerektiği belirtildiğinden mahkemece, uyulan bozma ilamına göre, davalının tespiti istenen dönem itibariyle ödediği kira bedelinden aşağıya düşmemek kaydıyla, kira bedeli tespiti kararı verilmelidir. Davalı tarafından, 2014 yılı içerisinde ödenen kira bedelinin net 6.034,58 TL olduğu bildirilmiş olmakla davalının talep edilen dönemde kabul edip ödediği net 6.034,58 TL kira bedelinin mahkemece haklı nasafete göre tespit edilen net 5.400 TL kira bedelinden fazla olduğu anlaşıldığı işyeri kirası olduğu için davalı kabulünde olan net 6.034,58 TL kira bedelinin brütü 7.542,50 TL’ ye hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalının, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davalı tarafından ödenen kira bedelinin, Mahkemece hükmedilen kira bedeli ile aynı veya daha fazla olması halinde, davalının, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden sorumlu olmadığının kabulü gerekir.
Davalının, kira bedelinin tespiti istenilen dönemde, hüküm altına alınan brüt 6.750 TL (net 5.400 TL) kira bedelinden daha fazla miktarda kira bedelini, 01/06/2014 tarihinde başlayan yeni dönemin başlangıcından itibaren ödediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden davalı aleyhine hüküm kurulamaz. Mahkemece, bu husus nazara alınmadan davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunması da hatalı olmuştur.
Hüküm, bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm ve davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentlerde açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ikinci bentte belirtilen nedenlerle davacı yararına, üçüncü bentte belirtilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/12199 E. 2019/5811 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, davalı ile aralarında 06.11.2013 imza tarihli bir yıl süreli aylık stopaj dahil KDV hariç 44.000TL bedelle kira sözleşmesi bulunduğunu, mecurun bulunduğu çevrede sosyal imkanların ve ulaşım imkanlarının artması vb. nedenlerle kiralananın çevresinde bulunan gayrimenkullerin değerlerinde beklenmeyen artış gerçekleştiğinden sözleşme gereği yapılması gereken artışın bahsedilen farkı karşılamaya yetmeyeceğini belirterek 06.01.2015 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin 86.730TL+KDV olarak tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 06.01.2015 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin stopaj dahil 45.443,20TL +KDV olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davacılar ve katılma yoluyla davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacıların temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davalı tarafından ödenen kira bedelinin, Mahkemece hükmedilen kira bedeli ile aynı veya daha fazla olması halinde, davalının, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden sorumlu olmadığının kabulü gerekir. Davalının, kira bedelinin tespiti istenilen dönemde hüküm altına alınan kira bedelini ödediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden davalı aleyhine hüküm kurulamaz.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7 . Maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenle davacıların temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün fıkralarında yer alan ” Davacı tarafından karşılanan 750,73 TL + 677,40 TL olmak üzere toplam 1.428,13 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 48,22 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.077,92 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine.” ilişkin paragrafların tamamen iptal edilerek, yerine “yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına”, cümlesi eklenmek suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.06.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/5356 E. 2019/9112 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarında imzalanan 10/04/2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereği ödenen net 6.300TL kira bedelinin emsallerin çok altında kaldığını belirterek 10/04/2015 tarihinde başlayan kira döneminden itibaren kiranın rayice uygun olarak 10.000TL olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kira bedelinin ÜFE oranında artış yapılarak ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 10/04/2015-10/04/2016 kira dönemine ilişkin güncel kira bedelinin dava tarihi itibariyle uyarlanarak brüt 9.375,00 TL olarak tespitine dair verilen hükmün davacı ve davalı tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 12/06/2017 tarih 2017/8522 Esas ve 2017/9749 Karar sayılı ilamı ile, “…. kira sözleşmesinin başlangıcından itibaren 1+3 yıllık dönem geçmemiş olduğundan 10.04.2015 tarihinden itibaren olan dönemin endeks dönemi olduğu kabul edilerek, sözleşmedeki artış şartı uygulanmak suretiyle kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerekir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda, dava konusu … ili … ilçesi … mahallesi … ada 18 nolu parsel … apartmanı No:2 de bulunan kiralananın 10.04.2015-10.05.2015- 10.06.2015- 10.07.2015- 10.08.2015- 10.09.2015- 10.10.2015- 10.11.2015- 10.12.2015 tarihlerindeki aylık kira bedelinin brüt 8.168,26 TL olarak tespitine; 10.01.2016- 10.02.2016-10.03.2016-10.04.2016 tarihlerindeki aylık kira bedelinin brüt 8.478,65 TL olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Somut olayda; Davacı ile davalı aralarında 10/04/2012 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi bulunmakta olup davacının talebi 10/04/2015 tarihinden itibaren kira bedelinin tespitine ilişkin olduğu hususunda, uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece kira bedelinin tespiti kararı verilirken 10/04/2015- 10/04/2016 dönemine ilişkin tek bir bedele hükmedilmesi gerekirken, 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 26. maddesinde yer alan yargılamaya hakim olan ilkelerden “taleple bağlılık ilkesi” gereği Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. ” düzenlemesi gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Davalının, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davalı tarafından ödenen kira bedelinin, Mahkemece hükmedilen kira bedeli ile aynı veya daha fazla olması halinde, davalının, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden sorumlu olmadığının kabulü gerekir.
Davalının, kira bedelinin tespiti istenilen dönemde hüküm altına alınan kira bedelini ödediğini savunduğu anlaşılmaktadır. Hükmedilen kira bedelinin davalı tarafından ödenen kira miktarı ile aynı olması halinde dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden davalı aleyhine hüküm kurulamaz. Mahkemece, talep edilen dönemde davalının savunmalarında ödediğini bildirdiği brüt 8.168,26 TL kira bedelini hangi tarihten itibaren ödemeye başladığı belirlenerek, davalının dava açılmasına sebebiyet verip vermediği üzerinde durularak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, 4904 Sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu’nun 23/b maddesine göre, davalı kurumun harçtan muaf olduğu gözetilmeden, harçla yükümlü tutulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/7854 E. 2017/2603 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili ve davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalının 01/02/2010 başlangıç tarihli, 10 yıl süreli sözleşme ile kiracı olduğunu, emsallerinin çok altına kira bedeli ödediğini belirterek 01/02/2012 tarihinden itibaren aylık kira bedellerinin hak ve nesafete göre 3.000 TL olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen kararın, davacının temyizi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 10/06/2015 tarihli ilamı ile ” 01.02.2012 dönemine ait kira parasının sözleşmedeki artış şartına göre Mahkemece yıllık TEFE – TÜFE ortalaması oranına göre belirlenmesi ve bu bedelin hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile; kira bedelinin 01/02/2012 tarihinden itibaren 590,21 TL olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 9. maddesine göre kira tespiti davalarında tespit olunan kira bedeli farkının bir yıllık tutarı üzerinden tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, vekalet ücreti olarak hükmolunur. Davada talep edilen aylık kira bedeli ile hüküm altına alınan aylık kira bedeli arasındaki farkın bir yıllık tutarı üzerinden de davalı yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, davalı yönünden eksik vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
3-)Davacının temyiz itirazlarına gelince,
Davalı tarafından ödenen kira bedelinin, Mahkemece hükmedilen kira bedeli ile aynı veya daha fazla olması halinde, davalının, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden sorumlu olmadığının kabulü gerekir. Davalının, kira bedelinin tespiti istenilen dönemde aylık 500 TL kira bedeli ödediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı, dava açılmasına sebebiyet verdiğine ve davanın kısmen kabulüne karar verildiğine göre yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre taraflara yükletilmesi gerekirken tümünün davacı üzerinde bırakılması ve halen ödenmekte olan aylık kira bedeli ile hüküm altına alınan miktar arasındaki farkın bir yıllık tutarı üzerinden davacı yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlere davalı ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacılar yararına hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/12692 E. 2019/6574 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, önceki malik ile davalı arasında 01/06/2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, kira bedelinin emsallere göre düşük kaldığını belirterek 01/06/2015 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin 3.797TL olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davaya konu taşınmazın aylık kira bedelinin 01/06/2015 tarihinden itibaren net 3.469,05TL olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle delillerin takdirinde isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalının, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davalı tarafından ödenen kira bedelinin, Mahkemece hükmedilen kira bedeli ile aynı veya daha fazla olması halinde, davalının, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden sorumlu olmadığının kabulü gerekir. Somut olayda, davalının, kira bedelinin tespiti istenilen dönemde hüküm altına alınan kira bedelini ödediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden davalı aleyhine hüküm kurulamaz. Bu husus gözetilmeden, davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7 . maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün 4. fıkrasında yer alan ” Davacı taraf davasını vekille takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ne göre artırılan bir yıllık kira bedeli üzerinden hesap ve taktir edilen 900,00 TL. ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacıya verilmesine” ibaresi çıkarılarak, yerine “davalı davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” ifadesinin yazılmasına; hükmün 6. fıkrasında yer alan ” Davacı tarafından 44,60 TL harç, 60,00 TL tebligat gideri, 9,00 TL müzekkere gideri ve 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere yapılan yargılama masrafları toplamı 513,60 TL dan davanın kabul ve red oranı göz önüne alınarak toplam 189,30 TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ibaresi çıkarılarak, yerine “yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/12374 E. 2019/6578 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiştir.
Davanın niteliği gereği duruşma isteğinin reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, önceki malik ile davalı arasında 15/05/2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, kira bedelinin emsallere göre düşük kaldığını belirterek 15/05/2014 tarihinden itibaren aylık 5000 usd karşılığı 10.600TL olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davaya konu mecurun aylık kira bedelinin 15/05/2014 tarihinden itibaren 7.600TL olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle delillerin takdirinde isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalının, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davalı tarafından ödenen kira bedelinin, Mahkemece hükmedilen kira bedeli ile aynı veya daha fazla olması halinde, davalının, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden sorumlu olmadığının kabulü gerekir. Somut olayda, davalının, kira bedelinin tespiti istenilen dönemde hüküm altına alınan kira bedelini ödediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden davalı aleyhine hüküm kurulamaz. Öte yandan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 9. maddesine göre kira tespiti davalarında tespit olunan kira bedeli farkının bir yıllık tutarı üzerinden tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, vekalet ücreti olarak hükmolunur düzenlemesi yer almaktadır. Bu durumda, davalı lehine vekalet ücretinin, davacının talep ettiği aylık kira bedeli ile hüküm altına alınan aylık kira bedeli arasındaki farkın bir yıllık tutarı üzerinden, Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanması gerekmektedir. Bu husus gözetilmeden, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7 . maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün 4. fıkrasında yer alan ” Davacı taraf davasını vekille takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ne göre artırılan bir yıllık kira bedeli üzerinden hesap ve taktir edilen 2.304,00 TL. ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacıya verilmesine” ibaresi çıkarılarak, yerine “davalı davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” ifadesinin yazılmasına; hükmün 5. fıkrasında yer alan ” Davacı tarafından 196,55 TL harç, 54,00 TL tebligat gideri, 8,00 TL müzekkere gideri ve 350,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere yapılan yargılama masrafları toplamı 608,55 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresi çıkarılarak, yerine “yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına” ifadesinin yazılmasına; ” Davalı taraf, kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 4.310TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,” cümlesi eklenmek suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

