Eser sözleşmesinde yüklenicinin veya işçisinin çalışırken kaza yaşaması durumunda, taraflar arasında iş sözleşmesi bulunmadığından iş sağlığı ve güvenliği hükümlerine göre değil, eser sözleşmesi ve Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tarafların kusur durumunun belirlenmesi gerekir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/16202 E. 2018/2613 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, zararlandırıcı olay sonucu bedensel bütünlüğü zedelenen davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, istisna sözleşmesi dahilinde işin davacı yükleniciye anahtar teslimi verildiği ve bu kapsamda işin rizikosunun da davacı yüklenici tarafından üstlenildiği nazara alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki ilişki, davacı kalorifer ve su tesisatı işini kendi temin edeceği işçiler ile inşa etme borcunu üstlenerek götürü usulde çalıştığı anlaşıldığından eser sözleşmesi ilişkisidir. Yanlar arasındaki ilişki bu şekilde vasıflandırıldığına göre inceleme ve değerlendirmenin buna göre yapılması gerekir.
Eser sözleşmesinin yerine getirilmesi sırasında yüklenicinin ya da işçisinin geçirdiği kaza, iş sahibi yönünden aralarında hizmet ilişkisi olmadığından bir iş kazası değildir. Yüklenici üstlendiği işin uzmanı olup işin tekniği ve yerine getirilmesi yönünden iş sahibinden talimat almayacağından yüklenici veya elemanının kaza sonucu uğradığı zararlardan kural olarak iş sahibi sorumlu değildir. Ancak kazanın meydana gelmesine etkili ve nedenselllik bağı bulunan bir ihmal ve eyleminin bulunması halinde ve kusurlu olması durumunda sorumlu tutulabilir. Eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı ve yüklenicinin kaza geçirmesi halinde iş sahibinin kusurlu olup olmadığının iş mevzuatı ve iş güvenliği hükümlerine göre değil eser sözleşmesi ve borçlar hukukunun sorumluluk ilkelerine göre saptanması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişki, eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olduğu ve davanın da eser sözleşmesi hükümlerine göre ve Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı gözetilerek yüklenici ve iş sahibinin kusurlu olup olmadıkları ve varsa oranının belirlenmesi için eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirme yapacak konunun uzmanlarından oluşan heyetten rapor alınması zorunludur. Mahkemece eser sözleşmesi hükümlerine göre konunun uzmanlarından oluşturulacak teknik heyetten rapor alınmadan yazılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yapılacak iş; 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı maddeleri hükümlerine uygun şekilde oluşturulacak konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulundan rapor alarak, taraflara ait kusur oranlarını belirlemek tüm delilleri birlikte değerlendirilerek ulaşılan sonuca göre karar vermektir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.