Ecrimisilde, işgalden sonra davalının taşınmazı iyileştirmeleri değerlendirilmez.

Ecrimisil hesabında, işgal tarihinden sonra davalının taşınmaza yaptığı iyileştirmeler dikkate alınmamalıdır. Nitekim bu iyileştirmeleri kendisinden ecrimisil talep edilen davalı yaptığından taşınmazın kira bedeli hesabında bunların dikkate alınması hakkaniyetli değildir.


Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/6372 E. ,  2020/6456 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

DAVACILAR : … mirasçıları Güzel Mamay vd

DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Dava dilekçesinde, davacı …’in dava konusu … İlçesi … Mahallesi 5562 parsel sayılı taşınmazı 31.12.2012 tarihinde satın aldığı, bu durumu davalıya bildirmesine rağmen davalının taşınmazı kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek, davalının taşınmazdan tahliyesi ile 6.000 TL kira/ecrimisilin davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın babasına ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, elatmanın önlenmesi ile 6.000,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Mahkemenin kabul kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, mülkiyet hakkına dayalı olarak taşınmaza elatmanın önlenmesi ile ecrimisil isteklerine ilişkindir.

1.Davalının elatmanın önlenmesine yönelik temyiz itirazları yönünden;

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2.Ecrimisile yönelik temyiz itirazları yönünden;

Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)

Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.

Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.

Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.

İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.

Ayrıca dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıların davalı tarafından yapıldığının belirlenmesi halinde Mahkemece bu yapılar dikkate alınmadan taşınmaz arsa olarak değerlendirilerek ecrimisil bedelinin belirlenmesi gerekir.

Somut olaya gelince; taşınmaz üzerinde bulunan ve raporda belirtilen davalının kullanımında olan ve dava konusu edilen meskenin tanık beyanları ile dosya içerisindeki belediye yazılarına göre ruhsatsız yapı sebebi ile yıkım kararı içeriğinden yapının davalının babası tarafından yapıldığı sabittir. Davacı vekili fazlaya dair hakları saklı tutmaksızın 31.12.2012 tarihinden itibaren aylık 500,00 TL’den 6.000,00 TL ecrimisil talebinde bulunduğuna göre, az yukarıda belirtilen ilke ve esaslar çerçevesinde davalının babası tarafından yapılan yapı dikkate alınmadan, taşınmazın arsa vasfı ile 2013 yılı rayiç ecrimisil bedelinin tespit edilmesi gerekirken, mesken vasfı ile ecrimisil bedelinin belirlenmiş olması doğru değildir.

Bu durumda Mahkemece, Daire ve Yargıtay uygulamalarına uygun şekilde emsallere göre araştırma yapılıp, meskenin davalının babası tarafından yapıldığı hususu da dikkate alınıp taşınmazın arsa vasfı ile ecrimisil miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken bu hususları içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda hükmedilen ecrimisil bedeline yönelik temyiz itirazları (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının elatmanın önlenmesine yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE, taraflarca HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın