Boş tahliye taahhütnamesini imzalayan kiracı, sonuçlarına katlanır.

Boş şekilde imzalanan tahliye taahhütnamesinin geçersizliği iddia edilemez, imzalayan kişi daha sonradan boşlukların doldurulduğu şekilde sonuçlarına katlanmak zorundadır. Taahhütnamenin anlaşmaya aykırı doldurulduğuna ilişkin tanık dinletemez. Anlaşmanın aksi ancak yazılı belgeyle ispatlanabilir. 



6. Hukuk Dairesi 2010/2871 E. ,  2010/6900 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

KARAR TARİHİ :10.12.2009

ÜÇÜNCÜ ŞAHIS :

 

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Uyuşmazlık, tahliye taahhütnamesine dayanılarak yapılan icra takibine itirazın iptali ve kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, 28.7.2008 düzenleme ve 1.8.2008 tahliye tarihli taahhütnameye dayanarak 14.8.2008 tarihinde başlatmış olduğu icra takibine haksız itirazın iptalini istemiştir. Davalı vekili, tahliye taahhüdünün kira sözleşmesi ile birlikte ve düzenleme tarihi yazılı olmaksızın kiralananı kiralayabilmek için baskı altında verildiğini savunmuş, bu hususta karşı tarafa yemin teklif etmiştir. Davacının teklif edilen yemini ve davalının da mahkemece kendiliğinden yöneltilen yemini eda etmesi üzerine tahliye taahhütnamesindeki tarihin gerçeği yansıtmaması ve tarihin taahhütnameye sonradan eklenmesi kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İcra takibinde dayanılan ve hükme esas alınan 28.7.2008 düzenleme tarihli tahliye taahhütnamesinde “kiracısı bulunduğum” ifadesinden taahhütnamenin kira ilişkisi devam ederken verildiği anlaşılmaktadır. Kiracı tahliye taahhütnamesindeki düzenleme tarihinin sonradan doldurulduğunu, gerçekte kira sözleşmesi ile birlikte verildiğini savunmuş ise de buna itibar edilemez. Boş kağıda imza atan kimsenin bunun sonucuna katlanması gerekir. Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yönde olduğu gibi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.12.1990 gün ve 1990 / 6 Esas 1990 / 628 Karar sayılı kararı ile 1.7.1992 gün ve 357 Esas 422 Karar sayılı kararı ve 17.1.1999 gün ve 1999 / 6-28 / 10 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Davalı Borçlar Kanunu’nun 31. maddesinde öngörülen yasal hakkını kullanmayıp taahhütnamenin iptali yönünden bir talepte bulunmadığına göre düzenleme tarihi olmadan imzalanan tahliye taahhütnamesinin geçerli olduğunun kabulü gerekir. Diğer yandan teklif edilen yemini eda eden davacı, davalıyı tanımadığını, tahliye taahhütnamesinin daha sonra eline geldiğini, ne zaman imzalandığını bilmediğini, tahliye

taahhütnamesinin yanında imzalanmadığını, baskı altında imzalatılmasının da söz konusu olmadığını belirtmiştir. Bu yemin davacı aleyhine sonuç doğuramayacağı gibi davalı düzenleme tarihi olmayan taahhütnameyi imzalamakla davacıya istediği şekilde doldurma yetkisini de vermiş sayılır. Mahkemenin davacının yemin eda etmesinden sonra kendiliğinden davalıya da yemin yöneltmesi hukuki sonuç doğurmaz. Başlatılan takipte ve açılan davada bir usulsüzlük bulunmadığına göre geçerli tahliye taahhütnamesi nedeniyle davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 08.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


 

(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/11095 E.  ,  2010/2313 K.

 

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

 

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava taahhüt nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının 15.01.2003 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, kiralananı 27.12.2005 tanzim tarihli yazılı tahliye taahhütnamesi ile 15.01.2007 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt ettiği halde tahliye etmediğinden tahliye taahhüdü nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise taahhüdün sözleşme ile birlikte tahliye baskısı altında boş olarak verildiğini tahliye taahhüdü verildiği sırada kiralananda başkalarının oturduğunu ve taahhüdün davacı tarafından doldurulduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece tahliye taahhüdünün verildiği esnada kiracının fiilen kiracı olmadığı ve kira başlangıcında boş olarak verilen tahliye taahhüdün daha sonra davacı tarafından doldurulmuş olmasının ve taahhüdün ilk sözleşme ile birlikte verilmesinin maddi bir olay olması nedeni ile tanıkla kanıtlanabileceğinden ve bu hususun dinlenen tanık ifadesi ve dosya içerisindeki davacı tarafından da kabul edilen tarihsiz tahliye taahhütnamesi fotokopisi ile sabit olduğundan tahliye taahhüdünün geçersiz olduğu ve davacının boş olan taahhüdü kendi lehine doldurarak takibe koyması hakkın kötüye kullanımı olacağından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

Davada dayanılan ve hükme esas alınan 15.01.2003 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi tarafların imzasını taşıdığına göre geçerli olup tarafları bağlar. Kiracı tahliye taahhüdü amacıyla boş kağıda imza attığını üzerinin sonradan doldurulduğunu savunmuş ise de, yapılan bu savunmaya itibar edilemez. Boş kağıda imza atan kimsenin bunun sonucuna katlanması gerekir. Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması da bu yönde olduğu gibi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.12.1990 gün ve 1990/6 E-1990/628 K. sayılı kararı ile 1.7.1992 gün ve E.357-K.422 sayılı kararı ve 17.1.1999 gün ve 1999/6-28-10 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Davalı Borçlar Kanununun 31.maddesinde öngörülen yasal hakkını kullanmadığına göre boş olarak imzalanan tahliye taahhütnamesinin geçerli olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle dinlenen tanık beyanlarına itibar edilemez. Her ne kadar mahkemece tahliye taahhüdünde 15.1.2003 başlangıç tarihli kira sözleşmesine atıf yapıldığı

ve bu tarihte kiralanan henüz fiilen teslim alınmadığından bahisle taahhütnamenin baştan itibaren yok hükmünde olduğuna karar verilmiş ise de kira sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen rızai bir sözleşme olup, kiralayan ve kiracının bu konudaki iradelerinin birleşmesi ile vücut bulur. Kiralanan teslim edilmemiş olsa bile sözleşme var sayılır ve hukuki sonuç doğurur.İcra takibinin başlatılmasında ve davanın açılmasında bir usulsüzlük bulunmadığına göre geçerli tahliye taahhüdü nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 4.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın